BURA Derneğinin davetlisi olarak 3-6 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da bulunan Salman Sayyid, 4 Mayıs Perşembe günü Boğaziçi Üniversitesi İbrahim Bodur Konferans Salonunda dinleyicilere hitap etti.
Halifeliğin ilgasının İslam dünyası için oldukça kritik bir eşik olduğunu söyleyen Sayyid’e göre, bu olayla birlikte İslam dünyasında ideal yönetim biçiminin ne olacağı ve dahası İslam’ın siyaset ile olan ilişkisi yeniden sorgulanmaya başlandı. Bununla birlikte Halifeliğin kaldırılması Müslümanların içerisinde bulunduğumuz dünyada var oluşlarını da oldukça zorlaştırdı çünkü bu Müslüman kimliğinin kendini ve tarihsel geçmişini ifade ettiği yegâne aracın ortadan kalkması anlamına geliyordu. Bunun sonucunda İslam dünyasındaki tartışmaların temel odağı Müslümanların toplumsal hayata dair bakışlarını nasıl olup da yeniden kurumsallaştırabilecekleri sorusu haline gelmeye başladı. Salman Sayyid İslamcılığı da tam da bu bağlamda anlamlandırmakta; ona göre halifeliğin ardından ortaya çıkan, İslam dünyasının neredeyse tamamına yayılan ve İslam’ın kamusal alanda bir karşılığı olmaması gerektiğini savunan “Kemalist” yönetimlere karşı İslamcılık modernliğin alternatif versiyonları olabileceği iddiasıyla ortaya çıktı.
Böylece Sayyid İslamcılığı, Müslümanların kimliklerini ona referansla oluşturduğu İslam’ın modern dünyada yapıcı bir biçimde var olması gerektiğini iddia eden bir siyasal projeler bütünü olarak tanımladı. Bu ise halifenin yokluğunda meşru bir İslami otoriteyi aramak anlamına geliyor. Sayyid’in geri çağırmak istediği halife ise aslında bir kişi olmaktan oldukça uzak. O bundan Müslümanların dünyadaki siyasi duruşunu ve ahlaki pozisyonunu ifade edebilecek bir süper gücü anlamakta; bu isim aslında Müslümanları tarihsel devamlılıklarını yeniden idrak edebilmelerini ve geleceğe bakabilmelerini sağlamak etmek için bir metafor. Böylece Sayyid, İslam dünyasının tecrübe ettiği birçok probleme kendi bakışını sunmaya devam etti.