BURA İstanbul Gezileri, İstanbul’un sembolik yapılarını, tarihi merkezlerini ziyaret etmeye devam ediyor. Hafta sonu, mezun ve öğrenci arkadaşlarımızın yoğun katılımıyla gerçekleşen etkinlikte 19. yüzyılda Sultan Abdülmecit zamanında yapılan ve günümüze kadar ihtişamlı yapısını koruyabilmiş olan Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret ettik.

Sahilde boğaz manzarası eşliğinde kahvaltı yaptıktan sonra Medhal Salonu’ndan giriş yaparak Dolmabahçe Sarayı’nı gezmeye başladık. Rehberimizin anlatımına göre Batı mimarisinin etkilerinin görülmeye başlandığı 19. yüzyılın başında inşa edilen saray, Barok mimarisi özellikleri taşımakta. Saraya 22 farklı kapıdan giriş yapılabiliyor, bu kapıların her birinden farklı rütbedeki devlet adamları girebiliyor. “Haremlik” ve “Selamlık” şeklinde iki kısma ayrılan sarayda 285 oda ve 43 misafir ağırlama salonu bulunmakta.

Kristal Merdiven’den çıkarak girdiğimiz Selamlık kısmındaki bölümleri ziyaret ettikten sonra bağlantı koridorunu takip ederek Haremlik kısmına geçiş yaptık. Sarayın farklı odalarını gördükten sonra Muayede Salonu’na doğru ilerledik. İç dekorasyonunun Fransız M. Sechan tarafından yapıldığı bilinen Dolmabahçe Sarayı, Avrupa sarayları arasında en büyük, geniş ve zengin süslenmiş tören salonuna sahip. “Muayede Salonu” olarak bilinen alan, 1800 m² genişliğinde. 56 sütunun çevrelediği salonda 750 ışıklı, 4.5 ton ağırlığında İngiliz yapımı avize, yerden yüksekliği 36 metre olan kubbeye asılı duruyor.

Rehberimizin de belirttiği gibi, ihtişamı, heybetli duruşu, otantik eşyaları ve benzersiz atmosferiyle Dolmabahçe Sarayı, 19. yüzyılın siyaset ve yönetim anlayışını çok iyi yansıtıyor.

Paylaş!