“İslâm bayrağının yükseldiği her bir toprak parçası Müslümanların vatanıdır… İslâm bayrağının yeyüzünde dalgalanabilmesi ve ezanın dünyanın her köşesinde yankılanabilmesi için herkesi Müslüman, tüm dünyayı İslâmi kılma hedefi doğrultusunda mücadele etmek her Müslümana yüklenmiş bir görevdir: Allahu Ekber! Bu ne dar fikirliliktir, ne de ırkı bir küstahlık ya da toprak gasbıdır.”

Hasan El Bennâ, başyazı, Ceridet’ül İhvan-ı Müslimin,
no: 29, 1352/1924

Aromatik bir dünya Mısır… Havaalanından iner inmez yüzümüze çarpan ılık hava ve çöl kokusu ile karşılaşıyoruz; çöl ve kum kokusu bizi Giza’daki otelimize kadar takip ediyor.

Mısr Edime’de ise çok başka kokular var; tütsü, zencefil gibi şark kokuları…

Aydın Akkoç başkanlığındaki 40 kişilik grubumuz ve 2 rehberimizle Mısır’a gittik: Kahire’de yaşayan boğaziçi eşrafına kavuştuk: Sevde (HIST ’05) – Abdullah Ocak (ME ’01) ve Halil İbrahim Yenigün (POLS ’96).


Grubumuz Sakkara Piramitlerinde 


YOLCULUK
İstanbul-Kahire uçuşumuzda, grubumuz uçağın arkasına konuşlanmıştı.


Mısır’a hoşgeldiniz!


MAKARR-I HÜSEYİN
Kahire’de ziyaret ettiğimiz kişilerin başında Peygamberimizin torunu Hazret-i Hüseyin Efendimiz’di, kendi ismiyle anılan camiide türbesi bulunuyor.


Grubumuz Hüseyin Camii girişinde

Hz. Hüseyin Camii’nin duvarındaki levhada, Peygamber Efendimizin bir hadisi yer alıyor:

[Hüseynun minni ve ene min Hüseyinin;

ehabbAllahu men ahabbe Hüseynen ve Hüseynün]

Hüseyin (r.a.) bendendir
ve ben Hüseyin’denim,
Allah Hüseyin’i seveni sever,
Hüseyin de (sever). 

Bu hadis hasendir ve sahihtir. İmam-ı Buhari Edeb’ül Müfred’te, İmam-ı Tirmizi Sünen’de, İmam-ı Ahmed Müsned’te rivayet etmişlerdir.

Hz. Hüseyin Camii’nin önünde, Ayn Şems Üniversitesi’nden Türkolog Prof. Macide Mahluf ve Sevde- Abdullah Ocak’la


Grubumuzun en genç üyesi; maskotumuz Ahmet Kaan (Kuru)’a 41 kere Maşallah!


Hüseyin Camii önünde bir taze çift: Sevde- Abdullah Ocak


PİRAMİTLER
 


Giza Piramitleri ve Sfenks
Gezimizin ikinci gününde otelimizden de görülebilen Giza Piramitleri’ni gezdik. Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser, Mısır’daki Keops Piramididir. Mısır’ın başkenti Kahire yakınındaki Nil Nehri’nin batısında bulunan Giza Yaylasında bulunmaktadır. 

Keops Piramidinin yanında biraz daha küçük olan Kefren ve Mikorinos piramitleri bulunmaktadır. Bunlar, İÖ yaklaşık 2613-2494 yılları arasında Mısır kralları için mezar olarak yapılmıştı.

Başı firavun, gövdesi aslan şeklindeki Sfenks’in, Kefren’in başı ve onun ruhu ile tüm mezarlık kompleksini koruduğuna inanılır.


Dört piramitin tek fotoğraf karesine sığdığı tek nokta.


Piramitlerin içini merak eden grubumuz; içerde pek de öyle esrarengiz bir olayla karşılaşmadı.


Piramitlerde alışverişi de ihmal etmedik!


Mısırın simgesi piramitler, krallar, papirus ve hiyaroglifler…

 


Mısırlı rehberimiz bize piramitler hakkında bilgi verirken.


Karizmalar çarpışıyor : mısırlı rehberimiz ile Saliha Hanım mola süresini tartışırken.

Sakkara Piramitleri

Mısır uygarlığının en eski piramitleri olan Sakkara piramitleri M.Ö. 3000 yılllarında hüküm sürmüş ilk hanedanlık tarafından yaptırılmış. Yüksekliği yaklaşık 64 metre olan bu piramitler diğerlerinde farklı olarak kademeli olarak inşa edilmiş.


Giza ve Sakkara’da güvenlik atlı polisler tarafından sağlanıyor.

Özellikle turistik yerlerde satıcıların turistleri dolandırmamaları için bir de “Turizim Polisleri” devriye geziyor.

 


KAHİRE GECELERİ
Gündüzü ayrı güzel, gecesi ayrı güzel Kahire’nin ama belki “gece”nin en yakıştığı şehirlerin başında geliyor Kahire.


Piramitler ve gece


Nil üzerinde Oktober Köprüsü’nde gece


NİL NEHRİ / BAHR-el NİL

6640 kilometrelik uzunluğu ile dünyânın en uzun, 3.200.000 km2 su alma alanı ile dünyânın üçüncü büyük nehri olan Nil’de akşam sefası yaptık.


Nil nehiri gerçekten de Mısır’ın hayat kaynağı.


Nil nehrinde gemide akşam yemeği.


Akşam yemeğimiz Nil’in leziz balığı.

Geminin üst katında sohbet edenler,


… ve üşüyenler.


KAHİRE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ /AUC
1919 yılında, tıpkı Robert College ve American University of Beirut (kuruluşu 1866) gibi amerikalılarca kurulmuş ve halen bir vakıf universitesi olan AUC’yu ziyaret ettik.

Ders kodlarından, eğitim metodlarına kadar Boğaziçi’yle aynı olan AUC’nun BU’den en önemli farkı kampüsünün şehir merkezinde olması; ziyaretimiz sırasında görüştüğümüz yetkililer şehir dışına yeni yapılan kampüse, yakında taşınacaklarını ifade ettiler.


Amerikan Üniversitesi bahçesinde Halil İbrahim Yenigün ile


Amerikan üniversitesinin en üst katından şehrin en işlek yerlerini (Meydan-ı Tahrir) görmek mümkün.

Rektörlük

AUC’da akademik işleren sorumlu Rektör Yardımcısı, tarih profesörü Dr. John T. Swanson ve yardımcısı matematik profesörü Ali S. Hadi ile görüştük.

Boğaziçi’yi pek de aratmayan; Mısır’ın merkezi’nde kendinizi yurtdışında hissettiren; özel izin olmadan içeri girilemeyen tipik bir Amerikan üniversitesi…

Mezun Ofisi
AUC’nun bizdeki gibi bağımsız bir mezun derneği yok ama universite idaresine bağlı Mezun Ofisi var.

AUC’nun Mezun Ofisi müdiresi Raymonda Raif Riad’tan mezunlarla ilgili çalışmaları hakkında bilgi aldık.


KAHİRE MISIR MÜZESİ
Kahire Mısır Müzesi ya da kısaca Mısır Müzesi, Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan ve Eski Mısır uygarlığının en görkemli koleksiyonunu barındıran arkeoloji müzesidir. Müzenin, önemli bir miktarı gösterimde olmak üzere, toplam 120,000 adet eseri bulunmaktadır.


Müzede dikkatimizi en çok çeken şey ise Tutankhamon’a ait yaklaşık 50 kglık altın heykel.


GAZETECİLER SENDİKASI
Kahire’de bizdeki Gazeteciler Cemiyeti’nin fonksiyonlarını icra eden Gazeteciler Sendikası, Camp David öncesi bir gelenekle “cemiyet” değil de “sendika” şeklinde anılıyor.


Gazeteciler Sendikası’nda, İDSB temsilcisi sosyoloji profesörü Dr. Salah Abd El Motaal, gazeteci Dr. Kemal Habib, Mısır’daki İşçi Partisi genel sekreteri Mecdi Ahmad Hüseyin ve İHH’dan doslarımızla


EL AHRAM GAZETESİ
İktidarın yarı resmi yayın organı Al Ahram Gazetesi tesilerini gezdik.


KAHİRE KAHVEHANELERİ
El Fişavi
Kahire’yi Kahire yapan bir çok şey var; bunların başında kahvehaneleri geliyor, özellikle El Fişavi Kahvehanesi


Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Kahire’de bulunduğu sırada sık sık uğradığı ünlü kahvehane, El Fişavi

Geçen seneki gezimizden beri mutad buluşma mekanımız Meydan-ı Tahrir’deki kahve.

Han Halili kahvehanelerinde etraf nargile ve tıffah kokuyor


Han El Halili’de Türkolog Prof. Macide Mahluf Hanımla çay keyfi.


KOKTEYL
Mısır’ın belki de en leziz içeceği ( aman kahve alınmasın).

Bazılarımızın geç farkettiği, bazılarımızın zaten bildiği, içinde envai çeşit meyveden alınmış nektarın bulunduğu enfes kokteyller.

Geçen seneki gezimizde kokteyl içmekten mide fesadı olan necip arkadaşımızı (ismi bizde mahfuz) anımsadık hep…


Gel de içme!


TRAFİK
Mısır’da trafik anlatılmaz yaşanır!


Trafik ışıklarının olmadığı yollarda bazen kendi yolunuzu kendinizin açması gerekebilir.


Mısır’da sadece insanlar ve araçlar değil; aynı zamanda develer de yolunuzu kesebilir.


İETT !


TAKSİLER
Kahire pazarlıkla binilen ve çarpışan arabalar gibi giden taksileri ile ünlü. Biz de geçen seneki 1 taksiye maksimum sayıda kişi ile binme rekorumuzu egale ettik.


Camı kırık takside gece serinliğinden seccade sıcaklığına ?


KAHİRE SOKAKLARI
Han Halil ve El Ezher civarına ulaştığımızda otantik kokularla karşılaşıyoruz; otantik ve mistik. Tütsüler, ıhlamurlar, zencefil gibi kokular bize “doğu”da olduğumuzu anımsatıyor.

Kahire’nin merkezinde; Han el Halil’i çarşısında kimimiz alış verişe, hediyeliklere, pazarlığa girişti, kimimiz kahvehanelerde, nargilehanelerde keyfe daldı, kimimizse sokaklara dalıp insanı; şehri, tarihi, müziği seyre daldı. Bunlarsa hayatın hızlı akışından yakalayabildiğimiz küçün anlar sadece…

 

 


Kimisi kına yaktırdı,


… kimisi alışveriş mekezine takıldı.


Uslu arkadaşlar taksiye değil, turizm firmasının servisine bindiler.


Kimimiz sokakları arşınladı.

Sokaklarda çocuklara rasladık: bazısı kıpti, bazısı güneyden Kahire’ye göç etmiş ailelerin çocukları.


Bizim çocuk!

Dünyanın en büyük kitap fuarlarından olan Kahire Uluslararası Kitap Fuarı’nı da ziyaret ettik.

Kahire’de kitapçılara gittik; yüksek arapçamızla (!) kitaplar aldık. 


__________________________________
Kahire Amerikan Üniversitesi web sayfasına ulaşmak için tıklayınız : 

Mısır’la ilgili eski fotograflara (19.yy sonu ve 20.yy başları) ulaşmak için tıklayınız : 

Rayiha : koku (çoğulu rivah) Arapça r-v-h (ruh) dan, Türkçede bu kelime kullanım bakımından yalnızca iyi kokular için kullanılır (Şemseddin Sami, Kâmus-i Turkı)

“Ruh” sözlükte, gece yürüyüş yapmak, şiddetli rüzgar esmek, kokusunu duymak, mutlu olmak gibi anlamlara gelen r-v-h kökünden isim olup mecaz olarak güç, kuvvet, koku ve aynı zamanda insanın canlılığını sağlayan “nefes” anlamındadır.

İsim olarak ruh, Kur’an’da 20 den fazla yerde geçmekle birlikte, fiil olarak 1 tek ayette (en Nahl (16/6) “akşam götürmek” anlamında “türihun” şeklinde geçmektedir.

Hadislerde ise, haksız yere başkalarını öldüren kimsenin cennetin kokusunu bile alamayacağını belirten ve kötü koku yayarak etrafındakileri rahatsız etmekten sakınılması gerektiğini belirten hadislerde koku ve koklama kelimeleri “râhâ” kökünden türetilen rıh, ruh, ervah, veya râiha kelimeleri ile ifade edilmektedir (Hail bin Ahmed, Kitab’ül Ayn rvh maddesi, Hasan El Mustavi, el Tahkık fi Kelimat’ül Kur’an, rvh maddesi).

İlk dönemlerde “hava, rüzgar, esinti” anlamındaki “rıh” kelimesi ile aynı anlama gelen ruh kelimesi, zamanla “soluk, nefes” anlamını kazanmıştır. Ebu’l Heysem’e göre ruh, insanın teneffüs sırasında kullandığı havaya denilir. Dinlenme ve rehatlık gibi durumların nefes alışı ile ilişkisi nedeniyle, namazda rekatlar arasında dinlenme anlamında “teravih” kelimesi de bu kökten türemiştir.

McDonald, Arapça ruh kelimesinin, İbranice “ruah”tan geldiğini iddia etmiştir (McDonald, Development of the ıdea of sprit in Islam, Muslim World,)

Paylaş!