BURA İstanbul Gezileri’nin bu seferki adresi sadece İstanbul’a değil; içinde barındırdığı eserlerle Anadolu, Mezopotamya, Mısır, Pers, Yunan ve Roma medeniyetlerine de ışık tutan İstanbul Arkeoloji Müzeleri oldu. 18 Mart sabahı gerçekleşen gezi programı kahvaltı ikramı ile başladı. Kahvaltının ardından Arkeoloji Müzeleri alanına giriş yapıldı. Burada yaklaşık 4 saat süren bilgilendirici bir tur yapan gezi ekibimize, engin birikimini istifademize sunan rehberimiz Cengiz Alatlı eşlik etti.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Gülhane Parkı ile Topkapı Sarayı’nın arasında bulunan Osman Hamdi Bey yokuşu üzerinde, Fatih Sultan Mehmet’in inşa ettirdiği Çinili Köşk’ün arazisine konuşlanmış üç binadan müteşekkil durumda. Eski Şark Eserleri Müzesi, Çinili Köşk Müzesi ve Arkeoloji Müzesi olmak üzere üç ayrı kısımdan oluşan bu kompleksi gezmek için giriş kısmında bulunan Eski Şark Eserleri Müzesi ile başladık.

Anadolu, Mezopotamya ve Mısır’ın İslam öncesi dönemlerden kalan eserlerini Eski Şark Eserleri Müzesi’nde bulmak mümkün. Mumyalar, ince işçilik eseri tabutlar, tarihteki ilk yazılı antlaşma olarak bilinen Kadeş Anlaşması’nın tablet metni, Hitit tanrı figürleri, çivi yazıları ve daha bir çok unsur bu müzede görülebilir. Özellikle Antik Mısır’dan günümüze ulaşan ve kedisi ile birlikte mumyalanan yönetici mezarları oldukça dikkat çekiciydi.

Çinili Köşk Müzesi’nde ise katılımcıları birbirinden güzel nadide çinili parçalar bekliyordu. İçinde ufak çinili parçaların sergilendiği Çinili Köşk’ün bizzat kendisi de çinilerle süslenmiş harikulade bir mimari yapı konumunda. Fatih döneminin sonlarına doğru yapımı tamamlanan bu bina, yüzyıllar boyunca Osmanlı padişahlarının konakladığı bir mekan olma özelliğini de taşıyor. Arkeoloji müzeleri içerisinde en eski tarihli bina olan Çinili Köşk, Osmanlı ve Selçuklu mimarisine işaret etmesinin yanı sıra bizler için bu dönemlerin el sanatlarından çok kıymetli parçaları görme imkanı sundu.

Turumuzun son durağı olan Arkeoloji Müzesi, Sultan 2. Abdulhamid tarafından yaptırılmış. Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Bronz, Helen, Roma ve Bizans dönemine ait nadide eserleri barındıran müzede başta İskender Lahdi olmak üzere birçok heykel ve lahit ilginç süslemeleriyle dikkat çekiyor. “Tarih Boyunca İstanbul” isimli sergide ise İstanbul’un geçmişinden bu yana geçirdiği dönüşümün izleri oldukça bilgilendiriciydi.

Kıbrıs, Filistin, Suriye veya Troya gibi Anadolu’daki önemli antik kentlere dair tarihi eserler de yine Arkeoloji Müzesi koridorlarındaydı.  Müze bahçesini süsleyen, farklı farklı dönemlerden kalan heykel, taş ve mermer eserler ise geçmişte olduğu gibi bugün de dayanıklılığını korurken müze ziyaretçileri tarafından görülmeyi bekliyor.

Paylaş!